Çoğulcu Demokrasi Partisi Kurulurken
Sonunda bir süredir beklenen oldu
ve bazı Çerkesler ‘Çoğulcu Demokrasi Partisi’ adı altında parti kurdu. Özellikle
Çerkes kamuoyunda epey ses getirmesi ve tartışılması gereken bir
hamleydi ancak pek de öyle olmadı. Tartışılan kadarı ise partinin kurucuları
olan ÇHİ hareketi ile ilgili dile getirilen önceki eleştiri veya spekülatif ithamların
ötesin geçemedi. Görünen somut verilerden yola çıkılarak bir analiz yapılmadı.
En azından ben rastlamadım.
Bu önemli bir durumdu zira Çerkesler
ilk defa klasik örgütlenme şekillerinin dışına çıkarak siyasal alana açılım
yaptı. Tabiri caizse bir kademe atlayarak bir üst ligde yerini aldı. Son
zamanlarda sık sık dile getirilen ‘siyasallaşma’ somut bir şekle büründü. Çerkesler’in
temsil edilme durumları da böylece siyasi arenaya taşınmış oldu. Yeni partinin başta
Kaffed olmak üzere bu alanda herhangi bir etkinliği ve yeri bulunmayan
yapılardan bu noktada büyük farklılık arz etiğini öncelikle söyleyebiliriz.
Çerkesler artık kendilerine ideolojik olarak yakın gördükleri mevcut siyasi yapılar üzerinden ‘dolaylı’ olarak isteklerini dile getirmek yerine doğrudan kendilerini ifade edebilme noktasına gelmiş oldu. Bu durumun artıları kadar sorumlulukları da büyük. Çerkesler artık özellikle son yıllarda her türlü hesaplaşmanın yapıldığı siyaset sahnesinde ‘temsilciler’ aracılığıyla perde arkasından değil direkt olarak var olmak zorunda. Mücadele artık ringde verilecek. Söz gelimi Kürt siyasi hareketinin açtığı alanda kendine yer bulan bir oportünizmin yerini bizzat meydanda mücadele alacak. ‘Görünür’ olmayı mecbur kılacak bu duruma alışmanın epey zor olacağını söyleyebiliriz. Parti aktif oldukça Çerkes toplumunun kendi içindeki tartışmaların da büyüyeceğini ve bir tür ‘temsil’ kavgalarının yaşayacağını da rahatlıkla öngörebiliriz. Zaten şimdiden az da olsa var. Ulus-Devletin tek tipleştirici tornasından geçmiş ve bunu fazlasıyla içselleştirmiş bir toplumun mevcut paradigmaların dışına çıkabilmesi şüphesiz kolay değil.
Kurulan siyasi parti ile ilgili akla gelen sorulardan biri de bu alanda neler yapabileceği hususu. Tüzüğü ve kurucuları partinin yalnızca Çerkesler’e yönelik olmadığını söylese de (ki doğru olan budur) ana gövdeyi bu düşünce oluşturmakta. Nitekim medyaya da ‘Çerkesler parti kurdu’ şekline yansıdı. Bu noktadan hareketle partinin alabileceği oy potansiyeli ile ilgili öngörüde bulunmak zor değil. Türkiye’de yaşadığı söylenen 4-6 milyon kadar Çerkes vatandaşın siyasi tercihi Türkiye ortalamasından farklı değil. Tercihe neden olan dinamikler de aynı. Bunun ne kadarının ÇDP’ye yöneleceğini kestirmek güç ancak ben hatırı sayılır bir yönelim olacağına (şimdilik) ihtimal vermiyorum. Yani ÇDP’nin mevcut seçim sistemi içinde oy alarak yer edinmesi zor. Seçim sisteminin değişmesini beklemek de uzak bir hayal olmasa gerek ki böyle bir şey olursa onu o zaman değerlendiririz.
Bunun yanında yine Türkiye halklarının siyasi partisi olduğunu söyleyen HDP ile ortak hareket etmek gibi bir durum ortaya çıkabilir ki parti kurucularının HDP ile yakınlıkları zaten sır değil. Bu şekilde HDP’nin son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde epey yaklaştığı %10 barajını aşmasına yardımcı olursa bu iki parti açısından da büyük bir başarı olacaktır. HDP kontenjanından bir veya iki ‘Çerkes’ milletvekilinin meclise girmesi de olasıdır ve bu bir kazanım olarak değerlendirilebilir. Çerkesler'in taleplerinin meclis kürsüsünden dillendirilmesi ve bazı 'dokunulmaz' alanlara dokunulması şüphesiz sıra dışı olur. Tabi böyle bir ortaklık karşısında az önce ifade ettiğimiz gibi Çerkes toplumunun vereceği tepkileri şimdiden öngörebiliriz. Ancak bu bana göre ÇDP’nin değil toplumun aşması gereken bir husustur. Tıpkı epey angaje olunan devletin bizatihi kendisinin aştığı gibi…
Çerkesler artık kendilerine ideolojik olarak yakın gördükleri mevcut siyasi yapılar üzerinden ‘dolaylı’ olarak isteklerini dile getirmek yerine doğrudan kendilerini ifade edebilme noktasına gelmiş oldu. Bu durumun artıları kadar sorumlulukları da büyük. Çerkesler artık özellikle son yıllarda her türlü hesaplaşmanın yapıldığı siyaset sahnesinde ‘temsilciler’ aracılığıyla perde arkasından değil direkt olarak var olmak zorunda. Mücadele artık ringde verilecek. Söz gelimi Kürt siyasi hareketinin açtığı alanda kendine yer bulan bir oportünizmin yerini bizzat meydanda mücadele alacak. ‘Görünür’ olmayı mecbur kılacak bu duruma alışmanın epey zor olacağını söyleyebiliriz. Parti aktif oldukça Çerkes toplumunun kendi içindeki tartışmaların da büyüyeceğini ve bir tür ‘temsil’ kavgalarının yaşayacağını da rahatlıkla öngörebiliriz. Zaten şimdiden az da olsa var. Ulus-Devletin tek tipleştirici tornasından geçmiş ve bunu fazlasıyla içselleştirmiş bir toplumun mevcut paradigmaların dışına çıkabilmesi şüphesiz kolay değil.
Kurulan siyasi parti ile ilgili akla gelen sorulardan biri de bu alanda neler yapabileceği hususu. Tüzüğü ve kurucuları partinin yalnızca Çerkesler’e yönelik olmadığını söylese de (ki doğru olan budur) ana gövdeyi bu düşünce oluşturmakta. Nitekim medyaya da ‘Çerkesler parti kurdu’ şekline yansıdı. Bu noktadan hareketle partinin alabileceği oy potansiyeli ile ilgili öngörüde bulunmak zor değil. Türkiye’de yaşadığı söylenen 4-6 milyon kadar Çerkes vatandaşın siyasi tercihi Türkiye ortalamasından farklı değil. Tercihe neden olan dinamikler de aynı. Bunun ne kadarının ÇDP’ye yöneleceğini kestirmek güç ancak ben hatırı sayılır bir yönelim olacağına (şimdilik) ihtimal vermiyorum. Yani ÇDP’nin mevcut seçim sistemi içinde oy alarak yer edinmesi zor. Seçim sisteminin değişmesini beklemek de uzak bir hayal olmasa gerek ki böyle bir şey olursa onu o zaman değerlendiririz.
Bunun yanında yine Türkiye halklarının siyasi partisi olduğunu söyleyen HDP ile ortak hareket etmek gibi bir durum ortaya çıkabilir ki parti kurucularının HDP ile yakınlıkları zaten sır değil. Bu şekilde HDP’nin son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde epey yaklaştığı %10 barajını aşmasına yardımcı olursa bu iki parti açısından da büyük bir başarı olacaktır. HDP kontenjanından bir veya iki ‘Çerkes’ milletvekilinin meclise girmesi de olasıdır ve bu bir kazanım olarak değerlendirilebilir. Çerkesler'in taleplerinin meclis kürsüsünden dillendirilmesi ve bazı 'dokunulmaz' alanlara dokunulması şüphesiz sıra dışı olur. Tabi böyle bir ortaklık karşısında az önce ifade ettiğimiz gibi Çerkes toplumunun vereceği tepkileri şimdiden öngörebiliriz. Ancak bu bana göre ÇDP’nin değil toplumun aşması gereken bir husustur. Tıpkı epey angaje olunan devletin bizatihi kendisinin aştığı gibi…
Son tahlilde ÇDP siyaseten bir
başarı elde etsin veya etmesin toplumun şimdiye kadar olması gerektiği bir
alanda yerini aldı. Bu belirli kalıpların dışına çıkamayan dernek gibi diğer
örgütlenme şekillerinden daha fazla hareket alanı demek. Buradan söylenenler
şimdiye kadar söylenen yerlerden daha fazla ciddiye alınacaktır. Çünkü muhatapların
bulunduğu arena burasıdır. Çerkesler ‘derneğinden çıkıp’ alana gelmiştir...
ÇDP kimseyi ötelemeden ve ötekileştirmeden herkesle diyalog kurarak kafalardaki bazı ön yargıları da yıkarak sabırla yoluna devam ettiği müddetçe hem Türkiye demokrasisine hem Çerkes toplumuna hem de diğer tüm halklara ve inançlara katkı sunacaktır. Partinin güçlenmesini ön koşulu da budur…
ÇDP kimseyi ötelemeden ve ötekileştirmeden herkesle diyalog kurarak kafalardaki bazı ön yargıları da yıkarak sabırla yoluna devam ettiği müddetçe hem Türkiye demokrasisine hem Çerkes toplumuna hem de diğer tüm halklara ve inançlara katkı sunacaktır. Partinin güçlenmesini ön koşulu da budur…
Not: Türkiye’de ikame edilmiş olması anavatan
veya Kafkasya ile münasebetlerin olup olmayacağı olcaksa nasıl olacağı yalnızca
Türkiye değil tüm dünyadaki Çerkesler ile ilgili bir düşüncesinin olup olmadığı ve bir nevi 'kimlik siyaseti' görünümünde olacak olması gibi hususlarda sorulan sorular uzun ve bir başka yazının konusu olduğu için
burada değinmiyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder