2014 Soçi Kış Olimpiyatlarına Doğru



Modern anlamda İlk defa 1892'de Paris Sarbonne Üniversitesi’ndeki bir konuşmasında  Fransız Baron Pierre de Coubertin tarafından dile getirilen uluslar arası olimpiyat oyunları, insanlar ve ülkeler arasındaki barışı simgeleyen organizasyonlar olarak zikredilir. Coubertin bu fikri dile getirirken spordaki rekabetin gerçek savaşları önleyebileceği düşüncesini taşımaktaydı. Hedef dünyada vuku bulan dostluk, kardeşlik ve barış karşıtı duygu ve düşüncelerin bertaraf edilerek tüm dünyada ‘insan’ temelinde bir barışa vurgu yapmaktır. Her renkten ve milletten sporcu ve seyircilerin katıldığı bu olimpiyatlar tam bir şölen havasında geçer. Sporun doğasına yakışan da budur.

4 yılda bir icra edilen olimpiyatlara ev sahipliği yapacak ülkeler uzun süre önceden seçilir. Olimpiyatlarda birbirleriyle kıyasıya yarışan ülkelerin yarışı bu aşamada başlar.  Ülkeler bu önemli organizasyonlara ev sahipliği yapmak için önceden çok ciddi boyutlarda hazırlıklar yapar. Seçildikten sonra ise bu hazırlıklar katlanarak devam eder. Ev sahibi ülkenin amacı bu devasa organizasyonlardan alnının akıyla çıkmaktır.
Önümüzdeki kış olimpiyatları 2014 yılında Rusya’nın Soçi kentinde yapılacak. UNESCO tarafından dünya kültür mirası listesinde bulunan ve alt yapı yetersizlikleri ile dikkat çeken Soçi’nin böyle bir organizasyon için seçilmesi sürpriz oldu. Nihayetinde beklendiği üzere Rusya da ‘geleceğe açılan kapı’ sloganıyla yola çıktığı olimpiyat hazırlıklarına büyük bir hızla başladı. Yalnızca tanıtım için yaptığı harcamalar milyon dolarlarla ifade edilmekte.

Ancak Rusya açısından 2014 yılında yapılacak bu olimpiyatların ciddi handikapları bulunmakta. Nedeni ise Soçi kentinin tarihi ve sosyolojik durumu.

Soçi bir zamanlar dünyada çok az insanın bildiği bir toplumun, Çerkeslerin yaşadığı Çerkesya’nın kadim başkenti. Ancak bugün bakıldığında Soçi’de neredeyse hiç Çerkes yok. Yani şu anki durumuna bakarak oranın bir zamanlar farklı bir topluma başkentlik yaptığını anlamak güç. Öyle ya orası bir ülkenin başkenti ise oradaki insanlar nereye gitti?

İşte Rusya açısından bu olimpiyatları problem haline getiren nokta da burası. Soçi’nin de içinde bulunduğu bu coğrafyada yine dünyada çok az insanın bildiği bir soykırım yapıldı. Ne acı bir tesadüftür ki olimpiyatlar söz konusu soykırımın 150. yılına rast gelmekte. Yaklaşık 300 yıl süren ve Kafkas-Rus savaşları olarak adlandırılan savaşlar neticesinde bir millet %90 oranında yok edildi. Kalanların da çok az kısmı hariç başta Osmanlı Devleti olmak üzere dünyanın birçok yerine sürgün edildi. Sürgün edilenlerin de önemli kısmı yine yollarda hayatını kaybetti. Çarlık Rusya’sının işgal ettiği bu topraklara yönelik sloganı ‘Çerkessiz Çerkesya’ idi. Nitekim de öyle oldu… Çerkeslerin yok edildiği veya sürgün edildiği topraklara Kazaklar ve Rus etnik gruplar yerleştirildi. Nüfus dengesi böylece kalıcı olarak Rusya lehine sağlanmış olundu. 2 yıldır Suriye’de devam eden iç savaştan kaçarak ana vatanları olan Kafkasya bölgesine dönmek isteyen Suriye Çerkesleri’nin Rusya’ya ve Rusya vatandaşlığına kabul edilemeyeceğine yönelik DUMA kararı da yine bu politikanın bir ürünüdür…

Bu gün Soçi’de bulunan olimpik köyün inşa edildiği olimpiyatların yapılacağı yerin tarihteki adı Kbaada’dır. 1864 yılında sona eren ve soykırımın en şiddetli kısmının yapıldığı bu yerin adı daha sonra ‘kızıl çayır’ anlamına gelen ‘Krasnaya Polyana’ olarak değiştirildi. Soykırımın hatırına. Çar II. Aleksnadr’ın kardeşi Naip Grandük Mihail Nikolayeviç önderliğinde Rus ordusunun cesetler üzerinde zafer yürüyüşünü burada yaptı. Rivayetlere göre Kbaada Vadisi’nden akan kanlar Rus postallarını tepeden tırnağa kızıla boyamış. Soçi’nin ve tüm Kuzeykafkasya bölgesinin artık ebediyen Rus toprağı olduğu da burada deklare edildi. Yine bölgenin tarihteki sahipleri olan Wubıhlar tamamen yok edildi…

Yine son sürat devam eden hazırlıklarda yapılan kazılarda toprak altından soykırım dönemine ait kemikler çıkmaktadır. Kemiklerin bir müzede saklanması yönünde Rusya’ya iletilen talep ise olumsuz cevap bulmuştur. Bu yönüyle de Soçi olimpiyatları Rusya’nın soykırıma devam etmesine neden olmakta ya da daha doğru ifade ile fırsat vermektedir.

Rusya tarafından olimpiyatların güvenliğinden sorumlu olarak görevlendirilenler ise soykırım döneminde Çalık Rusya’sı tarafından kendilerine yine kendilerine çeşitli görevler verilen Kazaklardır. Rus hükümeti tarafından alınan bu karar da oldukça ironiktir.

Soçi’nin tarihsel gerçekliğinden şu ana kadar bahsedilmediği gibi hiçbir aşamasında ‘Çerkes’ adından dahi bahsedilmemiştir. Soçi’nin tarihi bir Rus şehri olduğu dünyaya deklare edilirken bu gün yapılanlardan biri de tarihi çarpıtmaktır.

Az önce değindiğimiz gibi Soçi UNESCO’nun kültür mirası listesindedir. Koruma altında bulunan bu bölgede yapılan devasa tesisler ve yollar doğal tahribatın beklenen de ötesine geçmesine neden olmuştur. Dolayısıyla bölgede olimpiyat düzenlemek adına kültürel ve doğal soykırım da yapılmaktadır.

Tüm bun tablo karşısında ne Rusya, ne olimpiyat yetkilileri ne de herhangi bir kişi 2014 yılında Soçi’de düzenlenecek olimpiyatların ‘insanlar ve devletler arasın barışa’ katkı sağlayacağını iddia edemez. Bu durumda olimpiyat kavramının yeniden tanımlanması gerekecektir. Rus devletinin kendi açısından geçmişi unutturmak ve geleceğe 2014 yılından başlamak istemesi anlaşılırdır. Ancak birilerinin belleğinden 150 yıl öncesini çıkarıp atmak mümkün gözükmemektedir. ‘Geleceğe açılan kapı’ sloganıyla yola çıkan Rusya, kapılarını önce geçmişe açmalı ve 150 yıl öncesinden geleceğe bakmaya başlamalıdır.  Aksi asla temiz bir gelecek olmayacak, Rusya bu önemli organizasyondan alnının akıyla çıkamayacaktır. Bu şartlar altında düzenlenecek 2014 kış olimpiyatları aynı zamanda olimpiyat tarihinde yerini alacak kara lekelerden biri olacaktır.








Yorumlar

Popüler Yayınlar