Bir Turnusol Kâğıdı Olarak Soçi Kış Olimpiyatları
Soçi Kış olimpiyatlarına yaklaşık
20 gün kaldı. Bilindiği üzere 22. Kış Olimpiyatları olan Soçi Olimpiyatları
Çerkesya’nın başkenti ve Çerkes soykırımının sembol yerlerinden birinde
düzenleniyor.
Burası 300 yıl süren Kafkas-Rus
savaşlarının bittiği ve Çar ordularının kızıl çimler üzerinde zafer yürüyüşü
yaptığı yer. Rivayet odur ki şimdiki adı Krasnaya Polyana olan Kbaade
vadisindeki mücadele kazanmak için yapılan bir savaştan çok sonucu belli tek
taraflı bir insan boğazlama merasimine dönüşmüş. Şu anda kenarında olimpik
tesislerin ve otellerin inşa edildiği dere haftalarca Karadeniz’e kan taşımış.
İsmail Berkok yaşananları şu şekilde tasvir eder:
“…Buradan
sonra hayat ve varlık mevzuubahis olamazdı. Binaenaleyh bütün muharipler burada
toplandılar. Kadınlar da ziynetlerini suya atarak silahlandılar ve muharip
erkeklere iltihak ettiler. Muharebe başladı. Bu bir muharebe değil bir boğuşma
idi. Hodz bir muharebe meydanı değil bir mezbaha halini almıştı. Bu boğuşmada
herhangi bir muvaffakıyet mevzuubahis değildi. Gaye namusla ölmekti. Kadın erkek
hepsi öldüler. Bu boğuşmanın cereyan ettiği arazi çukurluğu şehit cesetleriyle
örtülmüş ve kanlara boyanmıştı. Halkın tasvirlerine göre ‘cesetler kanlarda
yüzüyordu.’ Vahşi Ruslar vahşi ihtiraslarını bununla da teskin edememişler
kalan çocukları birbirine bağlayıp topçu hedefi olarak kullanmak suretiyle
bunları da imha etmişlerdi.
Şu
iki mısra bu muharebenin fecaatini ne kadar canlı bir surette tasvir ediyor:
“Allah’ın
lanetine uğrayası Hodz Vadisinden kan buharları boşanıyor
Kuruyası
Hodz suyu dalgalar halinde kan köpükleri getiriyor!”
Kış olimpiyatlarının yapılması
için gün sayılan Soçi’de yaşananlar bu şekilde anlatılırken Kafkasya Türkiye ve
dünya diasporasından olimpiyatlara karşı tutumlar farklı noktalardan hareketle
gelişti. Kimileri tarihsel süreçte yaşanan bu olayları ve dolayısıyla
‘soykırım’ gerçeğini merkeze alarak olimpiyatlara her şart altında karşı çıktı.
Kimileri ‘şartlı kabul’ yöntemini benimserken bir başka kesim de olimpiyatlara
desteklerini ifade ettiler.
Şartlı kabulü benimseyenlerin
şartları direkt ‘hayır’ noktasına çıktığı için üzerinde durmak lüzumsuz. Olimpiyatları
destekleyenler ise bunun bir fırsat olarak kullanılması gerektiğini söylediler.
Bu görüşü genelde ana vatanda yaşayanların bir kısmı ve Rusya’nın güdümünde
hareket ettikleri iddia edilenler benimsedi. Olimpiyatlar için evet demeseler
de ‘hayır’ da demediler. En kötü ihtimalle idare-i maslahatçı bir tutum
sergilemeye çalıştılar. Olimpiyatların
Çerkes halkı ve Kuzeykafkasya bölgesi için bir fırsat olduğunu dile
getirenlerin bu tutumunda,
Rusya tarafından karşılaştıkları baskı,
zorlama, karşılıklı çıkarlar vs gibi
muhtevası tam olarak bilinmeyen harici faktörlerin etkili olduğu inancı da
Çerkes halkında epey yaygın. Kendilerine bu eleştiriler ve/veya suçlamalar
yöneltilenler de meseleye tam bir açıklık getirebilmiş veya net bir dille
‘hayır’ diyebilmiş değil.
Koşulsuz destek sunanların
Rusya’nın olimpiyatlar sayesinde Çerkes toplumunu ihya edeceği gibi söylevleri
olsa da şu ana kadarki tüm gelişmeler bunun tamamen aksini gösterdi. Savaşın
ortasında kalan Suriyeli Çerkeslere yönelik karar ve uygulamalar herkesin
malumu. Bunun yanında ansızın gözaltına alınan aktivistler akıl almaz insan
hakları ihlalleri ve bunların ekseri Çerkes ve/veya Müslümanlara yönelik olması
ve hatta faili meçhuller de ardı ardına geldi. Kafkasya’da tam bir cadı avı
başlatıldı. Tüm bunlar olduktan sonra ve olurken oyunların açılışında varsın
Çerkesçe şarkı da söylenmesin.
Sonuç olarak gerek tarihsel
süreçte yaşananlar gerek günümüzde şu ana kadar karşımıza çıkan uygulamalara
baktığımızda Çerkesler’in olimpiyatları desteklemeleri için hiçbir mantıklı
gerekçe yok. Mantıklı gerekçe olmadığı gibi gerçeğe yakın tek gerekçe ise
destekleyenlerin Rusya tarafından karşılaştıkları baskı zorlama karşılıklı
çıkarlar vs gibi muhtevası tam olarak bilinmeyen faktörlerin etkili olduğu
inancıdır. Bu açıdan baktığımızda ise ‘Kim neye niçin hizmet ediyor?” sorusuyla
karşılaşırız ki cevabı kesinlikle ‘Çerkes halkının geleceği ve menfaatleri’
değildir. Çünkü bu menfaatler 2014 yılından değil 1864 yılından başlanarak
sağlanabilir. Dolayısıyla Soçi Olimpiyatları aynı zamanda 2014 yılında Çerkes
toplumu açısından bir turnusol kâğıdı işlevi de görmektedir. Herkes kendini bu
olimpiyatlara karşı bu bilinçle konumlandırmalıdır. Ne yapıp yapmadığımız kadar
bu süreçte kiminle yan yana durduğumuz da önemlidir. Ya tarihini göz ardı
etmeden günümüzde yaşananları da doğru değerlendirerek olimpiyat diye bizlere
yutturulan kirli oyunların karşısındasınızdır ya da bu gerçekleri perdeleyerek
kendi ikbalini düşünenlerin yanında. Yarınlara kalacak olan da olimpiyatların
yapılıp yapılmadığı değil kimin ne tarafında olduğudur. 150 yıl önce tek gayesi
namusluca ölmek olan insanların torunları bu sefer aynı yerde başka bir sınavla
karşı karşıya. Seçim sizin…
Not: Bir kısım Çerkes sivil toplum kuruluşları 2 Şubat 2014 tarihinde İstanbul'da ve dünyanın çeşitli yerlerinde Soçi Olimpiyatlarını protesto etmek ve basın açıklaması için büyük bir gösteriye hazırlanıyor. İlgisiz kalınmaması dileğiyle..
İlgili çağrı metni şu şekilde:
http://istanbulcerkesdernegi.org/haberoku.asp?id=152&152
Not: Bir kısım Çerkes sivil toplum kuruluşları 2 Şubat 2014 tarihinde İstanbul'da ve dünyanın çeşitli yerlerinde Soçi Olimpiyatlarını protesto etmek ve basın açıklaması için büyük bir gösteriye hazırlanıyor. İlgisiz kalınmaması dileğiyle..
İlgili çağrı metni şu şekilde:
http://istanbulcerkesdernegi.org/haberoku.asp?id=152&152
Yorumlar
Yorum Gönder