İyi Niyetli Olimpiyat Severlere Küçük Bir Hatırlatma

“…Buradan sonra hayat ve varlık mevzubahis olamazdı. Binaenaleyh bütün muharipler burada toplandılar. Kadınlar da ziynetlerini suya atarak silahlandılar ve muharip erkeklere iltihak ettiler. Muharebe başladı. Bu bir muharebe değil bir boğuşma idi. Hodz bir muharebe meydanı değil bir mezbaha halini almıştı. Bu boğuşmada herhangi bir muvaffakiyet mevzubahis değildi. Gaye namusla ölmekti. Kadın erkek hepsi öldüler. Bu boğuşmanın cereyan ettiği arazi çukurluğu şehit cesetleriyle örtülmüş ve kanlara boyanmıştı. Halkın tasvirlerine göre ‘cesetler kanlarda yüzüyordu.’ Vahşi Ruslar vahşi ihtiraslarını bununla da teskin edememişler kalan çocukları birbirine bağlayıp topçu hedefi olarak kullanmak suretiyle bunları da imha etmişlerdi.
Şu iki mısra bu muharebenin fecaatini ne kadar canlı bir surette tasvir ediyor:
“Allah’ın lanetine uğrayası Hodz Vadisinden kan buharları boşanıyor
Kuruyası Hodz suyu dalgalar halinde kan köpükleri getiriyor!”

Bu olayların tasvir edildiği yer Hodz vadisi. Yani Soçi. Yani 2014 Kış Olimpiyatlarının yapılacağı yer. Yani olimpiyatlara katılacak sporcuların kâh koşarak kâh kayarak sporlarını icra edecekleri yer. Hani şu sıralar hep deriz ya ‘atalarımızın kemikleri üstünde olimpiyatlara hayır!’ diye işte bunu diyenlerin bir bildiği var yani.
İsmail Berkok bunları yazarken takvimler 1950’li yılları gösteriyordu. Yani olimpiyat diye bir şey yoktu. Bu gün yaşasaydı bunları kaleme alan bir insanın neler diyebileceğini ya da diyemeyeceğini tahmin etmek güç değil. Aslında bu bizim için bir kıstas değil ama yine de belirtmiş olalım.

Bu gün ise içerisinde İsmail Berkok gibi thamade diyebileceğimiz kalem erbaplarının da bulunduğu insanlar Rusya’dan iyi niyet beklentilerini dile getirerek olimpiyat yetkilileri ile resimler çektirmekte bir beis görmüyorlar. Rusya ile iyi ilişkiler geliştirmenin herkesin yararına olacağını söylüyorlar. İyi geçinmeliymişiz. Uslu uslu durmalıymışız. O zaman bunlar da eşek değil ya muhakkak bir güzellik düşünecekmiş. Rusya adımızı bile anarak bizi onore edebilirmiş Soçi’de.

O iyi niyetten yıkılan Rusya bundan bir yıl önce Medet Önlü’yü onore etti. Bunu dışında işlediği faili meçhullerle de epey kişiyi onore etti.
Suriye’deki iç savaştan kurtulmak için ülkeyi terk eden kadim Kafkasya halkına kapılarını kapatarak da onore etti. Hemen hepsi Türkiye’de kaldı. ‘Türkiye’de asimile edeceksiniz’ diyen aklı evveller de oldu. Aynı kişiler diğer taraftan ‘bunlar Araplaşmış yeaa’ dedi.
Soçi’de yaşayan insanları evlerinden uzaklaştırarak onore ediyor. Karantinaya aldığı Kafkasya’da Müslüman kadınlardan aldığı tükürük örnekleri ile epey kişiyi onore etti.
Kimi gazetecileri alıkoyarak kimine de aba altından sopa göstererek onore ediyor.
Son olarak önceki gün olimpiyatlara söz ve kalemleriyle muhalefet eden aktivistleri onore etti polis merkezlerinde ağırlayarak. Gözümüz ve elimiz üzerinizde dendi.
 Yani Rusya 1864’te kaldığı yerden onore etmeye devam ediyor. Ama ne hikmetse hep onore olmak istemeyenler onore ediliyor. Bir kez de olmak isteyenler onore edilirse o zaman iyi niyet elçilerini bir kez dinleriz…

Ben aslında ‘bu olimpiyatlar ahlaksızlıktır’ demek için insanın içini dağlayan yukarıdaki alıntıdan yola çıkacaktım ama onore olmak isteyenler ‘konjonktür’ diyecek diye korktuğumdan günümüzden devam ettim. Hangi olimpiyat bir candan kıymetlidir ki?...


Yorumlar

Popüler Yayınlar